MUHTEŞEM NEVRUZ
Nevruz'un coşkusunu yaşamak için buradaydım. Belgeselde izlediğim o büyülü atmosferi solumak için sabırsızlanıyordum. İlk durağım, köyün meydanı oldu. Burada, rengarenk giyinmiş insanlar toplanmış, neşeyle sohbet ediyorlardı. Çocukların kahkahaları, havada yankılanırken, büyükler de geçmişten gelen hikayeler anlatıyordu. Herkesin yüzünde, baharın getirdiği umudun ve yenilenmenin ışıltısı vardı. Meydandan ayrılıp, köyün içindeki evlere doğru ilerledim. Her evin önünde, özenle hazırlanmış semeler vardı. Yeşilin ve çiçeğin her tonuyla süslenmiş bu semeler, doğanın uyanışını simgeliyordu. Evlerin içinden yükselen mis gibi yemek kokuları, karnımı acıktırmıştı. Belgeselde bahsedilen o lezzetli Nevruz sofralarının kurulduğunu hayal ettim. Köyün dışına doğru çıktığımda, beni yemyeşil bir ova karşıladı. Burada, insanlar gruplar halinde piknik yapıyor, türküler söylüyordu. Salıncaklarda sallanan çocuklar, gökyüzüne doğru yükselirken, yüzlerindeki mutluluk görülmeye değerdi. Ben de bir salıncağa oturup, çocukluğuma döndüm. Gün batımına doğru, köyün meydanında büyük bir ateş yakıldı. Belgeselde izlediğim gibi, insanlar ateşin üzerinden atlayarak, kötü enerjilerden arındılar. Ateşin etrafında el ele tutuşup dans eden insanların coşkusu, beni de büyüledi. Nevruz, sadece bir bayram değil, aynı zamanda bir yaşam biçimiydi. İnsanların doğayla iç içe yaşadığı, birbirine saygı duyduğu ve geleneklerini yaşattığı bu mekanda, ben de kendimi yenilenmiş hissettim. Buradan ayrılırken, içimde baharın getirdiği umut ve coşkuyla doluydum.
gezgin rolünü aldım.
Comments
Post a Comment